Düşük en genel şekli ile fetüsün çeşitli nedenlere bağlı olarak kaybedilmesi olarak açıklanabilir. Gebeliklerde düşüklerin büyük bölümü gebeliğin ilk 3 ayında gerçekleşiyor. Ancak sonraki haftalarda da bu sorun yaşanabilir. Gebeliğin 20 haftasından sonra meydana gelen düşükler, geç düşüktür. Yapılan araştırmalarda toplam gebeliklerin % 20’sinde düşüğün meydana geldiği ortaya çıkıyor.  Elbette bu sorun pek çok faktöre bağlı olarak yaşanabilir ve bu faktörler arasında en çok ön plana çıkanlardan biri de kadının yaşıdır. Çünkü ileri yaş gebeliklerde pek çok risk gibi düşüğün meydana gelme olasılığı da yükseliyor. Bir başka deyişle kadının yaşı ilerledikçe gebeliğin düşükle sonuçlanma riskinin de artığını belirtebiliriz.

40 ile 45 yaş arasında olan bir kadın için bu riskin % 40’a çıktığını belirtebiliriz. 45 yaş üzerinde olan anne adayları için de risk % 70’lere kadar çıkabiliyor. Bunun nedeni kadının yaşına bağlı olarak genetik anomalilerin ortaya çıkması ve bebekte anomali olması nedeniyle vücudun fetüsü tahliye etmesidir. Vücudun doğal bir tepkisi olarak anomalisi olan fetüsün vücuttan tahliye olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, ileri yaş gebeliklerinde daha sık karşımıza çıkan bir tablodur. Düşüğe neden olabilen unsurları, her düşükte mutlaka kanamanın olup olmadığını hatta risk faktörlerini dahi detaylı bir şekilde ele alacağız. Öncesinde ise belirtilerden söz edelim.

Düşük Nasıl Hissedilir? Belirtileri Nelerdir?

Her anne adayında düşük belirtileri aynı olmayabilir. Hatta bazı kadınlar herhangi bir belirti yaşamadan da bebeğini kaybedebiliyor. Genellikle hangi belirtilerin yaşandığı sorusunu ise kısa bir liste ile yanıtlayabiliriz:

  • Vajinal kanama olması
  • Karın bölgesinde sancı olması
  • Kramp ve ağrı hissedilmesi
  • Sırt bölgesinde hafif ya da orta şiddette ağrı olması
  • Ani bir şekilde kilo kaybı yaşanması
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Rahimde kasılmalar hissedilmesi
  • Baygınlık hissinin gelmesi
  • Vajinadan sıvı sızması
  • Vajinadan ani bir şekilde sıvı boşalması olması
  • Vajinadan dokulu ya da pıhtılı bir akıntı olması
  • Yüksek vücut ateşi

Yukarıda sıraladığımız belirtilerin hiç biri yaşanmamış olmasına karşın, rutin gebelik kontrolünde bebeğin gelişiminin durduğu da tespit edilebiliyor. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından böyle bir durumun tespit edilmesi halinde maalesef kısa zamanda bebeğin vücuttan tahliye edilmesi gerekiyor. Aksi halde annenin ciddi düzeyde zarar görmesi söz konusu olabiliyor.

Bu konuda bilinmesi gereken hususlardan biri de karın ağrısı ya da kasılmaların her zaman düşüğü işaret etmediğidir. Belirtiler arasında her ne kadar karın bölgesinde ağrı ya da sancı olsa da bu şikayetler ortaya çıktığında anne adaylarının hemen paniğe kapılması doğru olmaz. Bebeğin büyümesi ve rahimdeki bağların kasılmasına bağlı olarak da ara ara kasılma hissi yahut kasıklarda hafif sancı hissi ortaya çıkabilir. Söz konusu kasılma ve sancılar konusunda doktorunuza danışmanız halinde daha fazla bilgi alabilirsiniz.

Gebelikte Düşük Nedenleri Nelerdir?

Gebelikte düşük nedenleri

Tahmin edebileceğiniz gibi düşük sadece bebeğin gelişiminin durması durumunda yaşanmıyor. Farklı unsurlar bebeği etkileyebiliyor ve gebeliğin bu şekilde sonlanması söz konusu olabiliyor. Düşüğe neden olan faktörler arasında en yaygın görülenleri hemen aktaralım.

  • Plasenta ile ilgili sorunlar
  • Servikal yetmezlik problemi
  • Şeker hastalığı (Diyabet)
  • Tiroit rahatsızlıkları
  • Enfeksiyonlar
  • Vücudun hormon dengesinde sorunlar olması
  • Rahim ağzıyla ilgili problemler
  • Kromozom ile ilgili sorunlar
  • Bebekte gelişim anormallikleri olması
  • Anne adayının vücut yapısındaki anomaliler
  • Polikistik over sendromu (POS)
  • Anne adayının gebeliğe uygun olmayan bir yaşam tarzı sürmesi

Günümüzde çok sayıda kadın yukarıda sıraladığımız sorunlardan bir ya da birkaçını yaşıyor. Ancak sağlıklı bir gebelik süreci de geçirebiliyorlar. Söz konusu problemlerin mevcut olması, hamileliğin mutlaka düşükle sonuçlanacağı anlamına gelmez ve bu konuda gereksiz bir endişe yaşanması istenen bir durum değildir. Sıraladığımız unsurlar düşüğün meydana gelme riskini tetikleyebilen faktörlerdir.

Düşüğe Neden Olan Risk Faktörleri Nelerdir?

Değindiğimiz hususlar dışında düşük sonucunu doğurabilen risk faktörlerinden biri bağışıklık sisteminde bozukluklar olmasıdır. Anne adayının bağışıklık sisteminde herhangi bir nedenle bozukluklar olması halinde maalesef gebelik kaybı ortaya çıkabiliyor. Bu konuda cinsel yolla bulaşan hastalıklara da değinilmesi gerekir. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ya da bazı bakteriyel enfeksiyonlar da düşüğe sebebiyet verebilir.

Çeşitli hastalıkların uzun süre yaşanması da risk faktörlerinden bir diğeridir. Kimi zaman iltihap kurutucu gibi bazı ilaçların kullanımı da risk faktörleri arasında yer alıyor. Stres yahut rahimde bulunan bazı miyomlar riski tetikleyen unsurlardır. Gebelik döneminde tütün ürünleri ve alkol kullanımı da gebelik kaybı sonucunu ortaya çıkarabilir. Son olarak obezitenin de düşük için risk faktörlerinden biri olduğunu belirtmeliyiz.

Düşük Önlenebilir Mi?

Elbette düşük riski ortaya çıktığında önlemeye yönelik olarak bazı tedbirler alınabiliyor. Ancak buna karşın riskin tamamıyla ortadan kaldırılması pek mümkün olmaz. Her gebelikte alınabilecek tedbirler ile bu riskin giderilmesi sağlanamaz. Gebelik kaybı noktasında risk altında olan anne adaylarının gün içerisinde dinlenmeye daha fazla zaman ayırması gerekir. Daha yavaş tempolu bir yaşam sürmesi, stres ve gerginlikten uzak durulması da önemlidir. Bununla birlikte beslenme ve uyku düzenine de her zamankinden daha fazla önem verilmesi gerekir. Kafein içerikli yiyecek ve içeceklerden uzak kalınması da önerilir. Kanama olması gibi durumlarda anne adayına serum verilmesi ve sürekli istirahat önerilmesi de gündeme gelebilir.

Düşük Riskleri Nelerdir?

Kadınlar henüz hamile oldukları haberini almadan bile düşük gerçekleşebiliyor ve bu risk sadece doğal yolla hamile kalındığında geçerli değildir. Tüp bebek tedavisi gibi yardımcı üreme teknikleri ile gebelik elde edildiğinde de gebelik kaybının söz konusu olabileceğini belirtmeliyiz. Tüp bebekle gerçekleşen gebeliklerde düşüğün meydana gelme oranı % 20 civarındadır. Aslında gebeliklerde bu riskin her zaman geçerli olabildiğinden de söz etmeliyiz. Özellikle kadınların günümüzde daha ileri yaşlarda hamile kalmaları ve aynı zamanda teknolojinin de ilerlemesi ile bulunduğumuz ortamlarda daha fazla radyasyon olması da söz konusu riskin her daim geçerli olmasına yol açıyor.

Kadınlarda yaş faktörü ile gebelik kaybı riski arasındaki bağlantıyı yüzdelik oranlarla açıklayabiliriz.

  • 35 yaş altında olan kadınlar için risk: % 15
  • 35 – 40 yaş arasında olan kadınlar için risk: % 30
  • 40 – 45 yaş arasında olan kadınlar için risk: % 40
  • 45 yaş üstü kadınlar için risk: % 80

Kanama Gerçekleşmeden Düşük Yapılır Mı?

Sıklıkla merak edilen hususlardan biri de kanama olmadan düşük yapılıp yapılmadığıdır. Genellikle düşüğün mutlaka kanamayla gerçekleştiği düşünülse de hiçbir kanama olmadan da gebelik kaybı yaşanabilir. Bu konuda anne adaylarının daha bilinçli olması gerekiyor. Çünkü bazı belirtiler yaşansa dahi kanama olmadığından anne adayları düşükten şüphelenmiyor ve doktora başvurmuyor. Haliyle anne adayının da hayatı riski giriyor. Dolayısıyla kanama olsa da olmasa da bazı sıkıntılar ortaya çıktığında mutlaka doktora başvurulmalı ve gerekli incelemenin yapılması sağlanmalıdır.

Düşük Tipleri Nelerdir?

  • Erken düşük
  • Geç düşük
  • Spontan abortus
  • Abortus imminens
  • Abortus insipiyens
  • İnkoplet abortus
  • Rest abortus
  • Komplet abortus
  • Boş gebelik
  • Missed abortus
  • Elektif abortus
  • Kimyasal gebelik
  • Habitüel abortus
  • Septik Abortus

Düşükle ilgili merak ettiğiniz soruları yorum bölümüne yazabilirsiniz.